4-Din mi kültürü, kültür mü dini etkiler?
Din mi kültürü, kültür mü dini etkiler?


2001 yılında, o zamanın aydınlık dergisinin hem yayın yönetmeni hem de yazarı olan adnan akfırat'ın, isim vermek doğru olmaz, bir televizyon programındaki konuşmasında şöyle diyordu: "Aslında insanın içini dışına çıkartmak gibi birşey. çünkü din nedir? o kültürü oluşturan ögelerden birisidir."

evet sayın akfırat, dini kültürü oluşturan unsurlardan birtanesi olarak görüyor. bu cümleyi biraz daha açarsak şu sonuç ile karşılaşıyoruz... toplumsal hayatı, etkileme noktasında, aslolan kültürdür. ve din de bu kültürü oluşturan parçalardan bir tanesidir. ama kendisi değildir. ve toplumsal hayattan kasıt ise hem bireysel hem de müşterek yaşam olduğu düşünülürse, dinin kültürün gerisinde kaldığı ifade ediliyor. temel bu, din geri planda kalıyor. niçin. parça bütünün içerisindedir, lakin parça bütünün tamamı olmuyor, olamıyor. ancak bütün içerisine aldığı parçayla birlikte daha büyüktür. dedüksiyonu, her parça bir bütün değildir, endüksiyonu ama her bütün bir parçadır. buradan çıkan sonuç aslolan, bireysel hayatta da, müşterek hayatta da konumuza dönersek kültür oluyor. din ise kültüre göre şekillenen bir yan unsur olarak bırakılıyor...

buradan da diğer noktaya geliyoruz işte, dinin kültüre göre şekillenmesi. bu ifade edilen sözle, açıklanan düşünce sistemine göre, genel ve ortak paydalar dışında bir din bütünlüğünden bahsetmek imkansız. çünkü, dini etkileyen ve değiştiren kültür oluyor. ve her toplumda bu kültürün farklı olduğu everensel bir hakikat olduğuna göre, ismi aynı ancak muhtevası farklı onlarca din çıkıyor karşımıza. mesela, dinen iftira etmek yasak olsun... ancak bu kültüre zerk etmiş diyelim. bu halde, değişecek olan kültürdeki, dine göre, yanlış durum değil; kültüre göre, dinde ki farklı söylem oluyor.

peki bu ikinci adımda şöyle bir sonuç çıkıyor karşımıza ve soruyorum, öyle ise, dinin işlevi nedir? veya daha doğru soru aslında şöyle olabilir, dinin etki gücü nedir madem kültüre göre şekilleniyorsa? işte buna cevabi nitelikse, sekülerizmle açıklanıyor. bazıları bu kavramı devlet sistemlerindeki hukuki kurumlar içinde kullanıyorlar ancak yanlıştır. bu sosyolojik bir kavramdır, hukukilikten olabildiğince de uzak. sekülerlikle de anlatılan, dinin genel olarak hayat içerisindeki rolünün giderek azalması olarak öngörülüyor.

bu noktadan ise şöyle bir senaryo üretebilirim. peki bunun , yani birinci aşama olarak bir cümleden yola çıkarak ortaya serdiğimiz bu zihniyetin en nihayetinde sekülerleşmeye dayanmasının, spontan gerçekleşeceğinin tedbiri nedir? bu açıkladığımız zihniyete, başka bir takım öbekler tarafından müdahalade bulunulmayacağı veya ifade edilen zihniyetin en nihayetinde dinin payını sıfıra, olmasa bile buna yakın değerlere indirgeyen bir yola çıkması sebebiyle, öz de görüşü bu derece hümanistlik üzerine inşa edilen başkaları tarafından kullanılmayacağı konusunda güvence nedir? bu soru bu zihniyet içerisinde, devamlı eleştirilen  ve bu yüzden sevilmeyen belki dini dogmalar gibi, kendisi de, müthiş bir iyi niyetlilikle ve safiyane olarak, olmaz öyle şey demekten ileri gidemeyerek, eleştirdiği konuma düşmekten nasıl kurtarıyor kendini merak ediyorum...

çok kısa bir şekilde ortaya koyduğumuz zihniyetin teorik ve felsefi boyutu bu idi. haliyle böyle bir akım, pratik olarak bira daha radikalleşiyor. buradan da başka bir mecraya atlayarak şuraya gelmek istiyorum... düşünsel olarak zaten bu açıklanan zihniyeti, en azından benim pek mantıklı ve inandırıcı bulmadığım kesin. ancak tıpkı, bu fikrin uygulamasının biraz olumsuz yönde radikalleşmesi gibi, acaba bizim fikrimizin, yani bu fikrin doğru olmadığı fikrinin de pratikte bira radikalleşme ihtimali var mıdır? şunu kastetmeye çalışıyorum, acaba fikri boyutunu reddettiğimiz kadar açıkça reddedebiliyor muyuz bu fikri hayatımızda? böyle şey olmaz, kültür dini şekillendiremez ancak tersi olması olması lazım derken, fikri konuşurken, iş bunu yapmaya geldiğinde acaba ne olacak canım, biraz da kültür dini şekillendirsin, demesek bile, hareketlerimizle bunu ifade ediyor muyuz?

bütün bunları da dikkate alarak kültür müslümanı ne demektir, dersem, sanırım düşündüklerimizle, yaptıklarımızın, toplumsal bir şekilde biraz farklı olduğu ortaya çıkıyor. toplumsal derken, arabistandan tutun da, aklınıza neresi geliyorsa her birisi için konuşuyorum...

not: tabi şahsi olarak bu söylediklerimizin hiçbiri telaffuz dahi edilemez zira, bir kişinin için ancak allah bilebilir, biz buradan kalkıpta hiç hareketlerini dahi bilmediğimiz insanlar hakkında sui zanda bulunma lüksüne sahip değiliz. yaptığımız sosyal bir analizdir.  

Anıl Beşir   Kırıkkale Ünversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi
 


Sitemizin tasarımını nasıl buldunuz?
Çok güzel...
Güzel...
Daha iyi olabilirdi...
Tasarım içerikle uyum halinde değil...

(Sonucu göster)


 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol