12-Maşallah Bize... Plaketimizi Kim Verecek Acaba?

Maşallah Bize... Plaketimizi Kim Verecek Acaba?



Kavramların içini boşaltmakta çok yetenekliyiz.


Ülkücü, milliyetçi, ulusalcı gibi halkı birleştirecek üç önemli kavramı anlamsız, anlaşılmaz hale getirdik kendimizle gurur duymalı ve beklide özellikle batı menşeli kuruluşlardan ödül, plaket, onurname madalya bile beklemeliyiz.

Mustafa Kemal’in en çok kullandığı kavramlardan birisiydi, ülkü… Hatta bu addan esinlenerek çıkan Ülkü dergisi, halkevleri’nin merkez yayın organı olarak17 yıl boyunca bildiğim kadarıyla 228 sayı bile çıkarmıştı.

1969 yılında siyasi hayatımıza, Ülkü Ocakları dernekleri adı altında, Milliyetçi Hareket Partisi’nin gençlik örgütleri kuruldu. MHP yanlısı gençleri parti çatısı altında toplayan bu derneğin amacı tüzüklerinde şöyle belirtilmişti: “Öğrenciler arasında milliyetçilik bilincini geliştirmek, soyuna, dinine, kültürüne bağlı olarak yetişmelerini sağlamak, milli birliğe karşı hareketlere karşı mücadele etmek.”

Dernek üyeleri bir yandan üniversite öğrencileri arasındaki örgütlenme çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da sola yönelik çeşitli olaylara karıştılar. Ankara valiliğine 1978 yılında yapılan bir suç duyurursuyla Ülkü Ocakları Dernekleri feshedilerek yerine Ülkücü Gençlik dernekleri kuruldu. 12 Eylül konjonktürü çerçevesinde de bu kez MHP’nin bazı üyeleriyle birlikte dernek mensuplarının da bir kısmı yargılanıp sıkıyönetim mahkemelerinde çeşitli suçlardan ceza aldılar. Milli birliğe aykırı hareketlerde bulunmuşlardı!!!

Ülkücü gençlik, var oluş ve kuruluş amacından koparak ya da kopartılarak, Amerika’ya ve her türlü sömürüye karşı anti-emperyalist mücadele verdiklerini iddia eden solcu gençliğin önüne bir set olarak sürülmüştü. Mahkeme tutanakları akıl almaz cinayetleri ortaya çıkardı. 12 Eylül sonrası hapishanelerden çıkan ülkücü gençlik bu kez çeşitli mafyos ilişkilerde görüldü. MHP lideri Devlet Bahçeli ülkücülerin çek-senet türü mafyavari işlere karışamayacağını belirtip, bu tür karanlık kişilerin partisiyle ve ülkücü hareketle ilişkilerini reddetti. Ancak mafyos ilişkilerle özdeş hale getirilen, getirtilen, getirttirilen ülkücü ve ülkücülük kavramı, halkın belleğine, bilgisiz, cahil, kof, karanlık insanların ittifak ettiği bir husus olarak kazınarak derin bir yara aldı.

Bu şekilde suçlu hale getirilen ikinci kavram ise milliyetçilik oldu. Siyaset ve hukuk bilimi kitaplarında çok geniş tanımı yapılan bu kavramın,  ansiklopedik tanımı bile, bizde birilerinin bu kavramı  ne kadar farklı ve ne kadar yanlış kullandığını göstermeye yeter.

Kendi ulusuna bağlılığın uluslararası ilkelere bağlılıktan ya da bireysel çıkarlardan daha önemli olduğunu öne süren bir görüş… milliyetçilik bir duruş olmakla birlikte aynı zamanda siyasal bir bakış açısıdır. Her ülke ve toplumda farklı niteliklere sahip olmuştur. Milliyetçilik bir duruştur da çünkü her zaman siyasal olmayabilir… mesela kültür milliyetçiliği şeklinde anlatımlar da yapılabilir.

Bizde milliyetçi kavramı, hem bir siyasal partinin adı hem de Türk siyasal yaşamının birer kara lekesi olan milliyetçi cephe hükümetleri adıyla kurulan koalisyon hükümetlerinin ortak şemsiyesi oldu. Fakat hep faşist olmakla ve devlete sağ kadroları yığmakla suçlandılar. Ne yazık ki, milliyetçi ve milliyetçilik de kirletilmiş, ırzına geçilmiş bir kavram olarak kamuoyunun belleğine kazındı. Tabi bunda ayrılıkçı sol hareketin katkısı da yadsınamaz. Kendilerine verdikleri zarardan ötürü teşekkür etmek lazım…

AKP’nin kurucularından Ayeş Böhürler, Kızılcahamam kampında medyanın yazdığına göre başbakan Erdoğan’a hitaben, : “Son söylemlerinizde milliyetçiliğe kaçıyorsunuz.” Demiş… bu söze Erdoğan çok kızmış ve “Kullandığınız ifadeler çok çirkin” demiş. Bir ülkenin başbakanı, kendisine milliyetçi denmesinden rahatsız oluyor!!! Acaba bir ülkenin başbakanı önce hangi ülkenin menfaatlerine hizmet eder ki?

Gel gelelim günümüzün kavramı olan ulusalcılığa. Kendisini ulusalcı olarak tanımlayan grupların içerisinde Marksisti, Maocusu, Rotaryeni, Atatürkçüsü, Kemalisti kısaca ne ararsanız var. Zaten bu durum bile, ulusalcılık adı altında toplanmanın amaçsız insanların kulübü olarak adlandırılmasına yeter.

Önce bir örneğe bakalım. Atatürkçü Düşünce Derneği, kendisine televizyon ekranlarında ve yazılı medyadaki röportajlarında, “Ben Marksistim…” diyen bir profesöre, Atatürkçü olduğu için plaket vermekte bir sakınca görmemiştir. Bunu niye yaptı? Çünkü o kişi medyatik bir depremci profesördür ve ADD’nin üyesi bir takım ucuz şahsiyetler sözüm ona medyada reklam yapacaklarını ummuşlardır. Tabiî ki sonuç her zamanki gibi koskocaman bir sıfır olmuştur.

Öte yandan bir kısım avukat, ulusalcılık adı altında kamuoyunun önüne çıkıp şov yapmakta sakınca görmüyor. Yasalara göre belki haklılar ama gösteriye dönük bu davranışlar aportta bekleyen işbirlikçilerin ekmeğine yağ sürüyor. Şöyle bir savunma yapılabilir belki. Tüm bu tanımları ve yakıştırmaları liberaller, ikinci cumhuriyetçiler, PKK’lılar söylüyor. Bunlara mı kulak kabartarak hareket edeceğiz? Çok doğru. Amma “Hem ulusalcı olduğunu söyleyip, hem de Kıbrısta Rauf Denktaş’ın verdiği araziye kondurduğun kooperatif villanı el altından, ilk önce sen İngiliz’e satıyorsan, Cumhuriyet’teki yazılarına kimseyi inandıramazsın sevgili ulusalcı AB karşıtı hocam” deyiverirler adama!!!

Bu örneklerin sayısını çoğaltmak mümkün haliyle ama burada kesiyorum. Çok açık bir şekilde gördüğümüz gibi kavramları mahvetmekte üstümüze yok. Artık kim olduğumu bende şaşırıyorum, değilim dediklerim ve aslında olmadıklarım benden çıkıyorlar, olduğum şey benim olduğumdan farklı biliniyor. Bende ne olduğumu şaşırıyorum arada. İşte bir Müslümanlık kalıyor. Onu da çıkıp sen benim imamıma tapmıyorsun diyerek elimden alıyorlar.

Hadi bakalım sahtekar yurtseverler, Markstan, Maodan dönme sahtekar Atatürkçüler ve çeteci, mafyavari sözüm ona ülkücüler, halkı en kutsal kavramlardan uzaklaştırmak amacıyla, en kısa sürede tüketmek üzere yeni bir sözcük türetin.  Sizleri canı yürekten, tartaklıyorum…

Anıl Beşir   Kırıkkale Ünversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi

(Çeşitli kaynaklardan faydalanılmış ve derlenmiştir)

 


Sitemizin tasarımını nasıl buldunuz?
Çok güzel...
Güzel...
Daha iyi olabilirdi...
Tasarım içerikle uyum halinde değil...

(Sonucu göster)


 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol