Yayımlandığı Tarih: 25 Nisan 2009 Cumartesi; 
Yayımlandığı Yer: İL GAZETESİ; 
Yayımlandığı Sayfa: 4

Sevgili dostlar, son zamanlarda uzunca bir süredir yürütüldüğünü düşündüğüm psikolojik harp kapsamında, oluşturulmak istenen bir bilinç dikkatimi çekiyor. Bu psikolojik harbin ülkemizde kilitlenen ayağının çok renkli ve çeşitli meseleleri arasında yer alan, sözümona ermeni soykırımı ve varyasyonları kapsamında yazılan yazılar, kitaplar, yapılan haberler, söyleşiler vs. ile ülkemiz insanında bir bilinç altı oluşturulmak istendiğini düşünüyorum. İnsanımızı bu sözde soykırıma karşı bir nevi alıştırmaya yönelik faaliyetler var. Ve bu faaliyetlerle ulaşılmak istenen amaç, genel olarak “Ermeni meselelerine” karşı insanların zihinlerinde bir alışkanlık oluşturarak, üzerinden çeşitli spekülatif söylemlerin ve taleplerin üretildiği bu politika kaynağını en etkili bir şekilde kullanmaktır diye düşünüyorum.

BOP yani Büyük Ortadoğu Projesini hepiniz az ya da çok biliyorsunuzdur. Madden ve özelliklede manen tükenen batının, her kaynağı ile geleceğin dünya düzenine hükmedecek olan ortadoğu ve anadolu bölgesindeki bir takım çıkarlarını gerçekleştirmek üzere üretiği bir politikalar zinciridir. Kısa ve basitçe ifade ettiğim bu sistemin birtakım batılılar açısından istedikleri sonuçları verebilmesinin yolu ise Türkiyeden geçiyor. Yani Türkiyenin içerisinde bulunduğu durum ve tutumu bu açıdan son derece önemlidir. İşte bu noktada benim ürettiğim bir senaryo var. Adı BEP yani Büyük Ermenistan Projesi. BOP’u gerçekleştirmek için üretilen bir proje olduğunu düşünüyorum.

Bir takım batı menşeli devlet ve grupların en çok korktukları şey, Türkiyenin diğer bölgesel Türki devletelerle bir birlik ve bütünleşme içerisine giderek Büyük Türk Devleti tarzı bir yapılanma meydana getirmesidir. Bu sebepten, herkes farkında ki, eğer ortadoğuda bir kazanım elde edilmek isteniyosa, böyle bir birlik gerçekleşmemelidir. İşte bu birlikteliğin gerçekleşmemesi talihe bırakılamayacağından, Türkiyenin kendi içerisinde zaafiyete uğratılması ve bölgesel Türki devletlerle de bağlarının bir şekilde koparılması gerekmektedir. Bunun için uygulanan politikalardan birisi olduğunu düşündüğüm BEP burada olaya müdahil olmaktadır.

Büyük Ermenistan Projesindeki “büyüklük”, Ermenilerin veya Ermenistanın değildir. Onlar bu işte birer basamaktır en fazla. Ve bir takım taşeron işler karşılığı olarak ufak menfaatlere boyun eğecek kadar da etkisiz ve güçsüz olduklarını düşünüyorum.Buradaki “büyüklük”, bu derece değersiz ve küçük oluşumlar üzerinden tezgahlanan oyunun sıfatıdır. İşte bu oyun, 1919 senesinde yaşanan olayları tamamen çarpıtıp, sözde bir ermeni soykırımı yaratma, bu farazi soykırımı dünyaya kabul ettirme ve Türkiyedeki çok değişik araçlarla, Türk halkını bu meseleye karşı duyarsızlaştırma çalışmalarını içerir. Bu çalışmaların çok çeşitli amaçları var elbette ancak bu yazının konusu açısından değerlendirdiğimiz tarafı “ermeni meselesi” kullanılarak, Türkiyenin diğer Türki devletlerle nasıl karşı karşıya getirtilmeye çalışıldığıdır.

Ermenistanın Azerbaycanlı kardeşlerimize yaptığı kırım ortadadır. Karabağda, binlerce kardeşimiz katledilmiştir ve halen Azerbaycan toprakları işgal altındadır. Yüzbinlerce Azerbaycanlı Türk mültecidir, topraklarından sürgün edilmişlerdir. Bu noktadan bakıldığında eğer Türk halkı bu sözde ermeni meselelerine “alıştırılır” yani bu meseleye olan ilgisi kaybettirilerek, sağlam bilinci çarpıtılırsa, Azeri kardeşlerimizle ilişkilerimiz ne olur? Hele Azerbaycan devletinin yer altı enerji kaynakları ve enerji geçişlerinde kendi bölgesindeki üstünlüğü; Türkiyenin sahip olduğu her türlü coğrafi, siyasi ve madensel zenginlikleri gözönüne alındığı ve Azerbaycanla Türkiyenin, iki devlet tek millet bilinci ile giderek birbirlerine yaklaştıkları düşünülürse...Görülüyorki, giderek birbirlerine yalaşan bu iki Türk devletinin, birbirleriyle olan bu yakın ve samimi ilişkisi hassas noktalarından vurulmalıdır. İşte ermeni meselesi de bu hassas nokta olarak kullanılmaya çok müsaittir. Kullanılıyorda zaten.

Azerbaycan-Türkiye ilişkisi, bölgesel açıdan herkesin korktuğu büyük bir birliğin kilometre taşıdır. Çünkü bölgenin iki büyük Türk devletinin yakınlaşması, AB ve ABD’nin ayrıca Rusyanın bölgedeki tekelini kıracak ve diğer Türki devletlere yol gösterecektir. Ayrıca ekonomik, siyasal hatta savunma alanında bir işbirliği durumunda, dışarıya bağımlılıkları azalacak olan bu devletlerin birliklerinin, adaletli ve sağduyulu politik tavırlarının, her türlü yabancı öbeği bölgede tasfiye edeceğini söylemek, kehanette bulunmak olmaz. Bu iki devletin ilişkilerinin bozulması birileri için çok önemlidir anlayacağınız. Ermeni meselesi işte bu yüzden dikkat edin son yıllarda hiç gündemden düşürülmüyor. Türk kamuoyunda, Ermenistanla olan ilişkiler devamlı tartışmaya açılıyor, sözümona soykırım gündemden düşürülmüyor. Böylece insanların kafasında, bu mesele ehemmiyetini kaybediyor, bu farazi meselelere karşı, “hoşgörü” lü bakan bir nesil peydah ediliyor. Haliyle böylesine hassas bir meselede Azerbaycan ve Türkiye arasına nifak tohumları ekilerek yakınlaşma süreci dinamitleniyor. Dikat edin...

İşte BEP, ortadoğudaki birliğin önünü kesmek için düzenlenen bir komplodur;  Çarpıtılan, ideolojiere göre yeniden yazılan bir tarih kesitinin, tefrikaya yani her alanda bölünmeye alet edilerek, bütünlerin parçalanması çalışmasıdır. Geçen haftaki yazımda, ABD başkanı Obamanın gelişini değerlendirirken, ermeni meseleleriyle ilgili olarak, soykırım ve ermenistan sınır kapısının açılması talepleri ile ilgili yaptığım değerlendirmeler, geçen bir haftalık süreçte söylediğim ve beklediğim şekilde, Azerbaycanı son derece rahatsız etti ve spekülasyon öbekleri hemen harekete geçerek, kulislerde çalışmalarına başladılar. Bu çalışmalar iki ülkenin tek milletini ayırmaya yöneliktir. Asıl plan budur. Yoksa herkes bilir ki tarihte bir ermeni soykırımı olmamıştır; çünkü herkes bilir ki, ermenistan Karabağda hukuka aykırı bir şekilde kalmaktadır. Kimse ne ermeni diasporasını, ne de ermenistanı ciddiye almıyor aslında. Onlar, ülkemize ve olası bölgesel milli birliklere karşı kullanılan birer  maşadırlar.

Şunuda açıklamakta fayda var. Bizler kimseyi, kökeni itibarıyla bir ayrıma tabi tutmayız. Tabiyet kanla değil, ruhla olur. Bahsettiğimiz gruplar, tıpkı 1915 yılında bizlere karşı bir ihanet içerisine giren Hınçak ve Taşnak terör örgütleri gibi davranan ve onlar gibi bir takım asılsız, temelsiz, ahlaksız taleplerde bulunanlardır. Şüphesiz ki şahsımı, sözlerime cevap vererek değil, demagoji yaparak bertaraf etmeye çalışanlar vardır ve olacaktır. Ancak biz beynimizle konuşurken, elimizi de vicdanımıza koyuyoruz. Bu da unutulmasın.

Son olarak, unutmayın ki, 1915 yılında, ermenilerden oluşan Hınçak ve Taşnak terör örgütleri, ordumuz savaştayken cephe gerisinde ayaklanmalar çıkartarak, devletler hukukunun yerleşmiş teamüllerine göre vatana ihanet suçu işlemişler, bunun yanında savunmasız ve sahipsiz köyleri talan etmişler, sadece kadınları, çocukları ve yaşlıları değil, cephede yaralanarak hastanelere gönderilen askerleri katleşmişlerdir. Azerbaycanda, Karabağda, insanlar Azerbaycanlı oldukları için değil, Türk oldukları için katledilmişlerdir. Bütün bu olaylar dünyanın gözü önünde yaşanmıştır. Önümüzdeki günlerde, ermeni disporası sözümona soykırımı anma günleri ve bu konuda çeşitli faaliyetler düzenleyecektir. Bu faaliyetlerde, ülkemizdeki özür kampanyaları, tarihi ve bilimsel alt yapıdan yoksun çalışmalarına temel teşkil edecek noktalardan biri olacaktır. Ancak herkes bilsin ki bu ülkede, dünden bu güne yapılanların farkında olan bir gençlik vardır. Bu gençlik birilerinin BEP ile ulaşmak istedikleri amacın farkında olarak inadına ve her zaman diyor ki: “Azerbaycan ile Türkiye iki devlet tek bir millettir. Türk gençleri diasporanın ve diaspora gibi düşünenlerin her daim karşısında; Azerbaycanın ve Azerbaycanlı kardeşlerinin dünde, bu günde, yarında, yanındaydı, yanındadır, yanında olacaktır...”

Anıl BEŞİR //  Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi